7 Ağustos 2012 Salı

SEVGİNİN ADI YOK

Sevgi; senin gülüşünde saklı
Sevgi; senin elinde sıcak
Sevgi; senin bakışında gizli
Sevgi; senin saflığında bebeğim

Sevgi; senin yürüyüşünde
Sevgi; senin ağlayışında
Sevgi; senin ninninde gizli
Sevgi; senin uykunda bebeğim

Sevgi; senin banyondaki köpüğünde
Sevgi; tenindeki kokunda.
Sevgi; sende gizli
Sevginin adı yok bebeğim....

CANIM YAVRUM

   Dilerim tanrıdan ,
   Sağlıklı,huzurlu,mutlu,sevdiklerinle birlikte uzun bir hayatın olsun.
   Sevmeyi ve sevilmeyi bil.
   Hiçbir şey seni üzmesin.
   Hakkını ara,hakkını yedirme,hak yeme.
   Hata yapmaktan korkma.
   Ama aynı hatayı bir daha yapma...
   Gökyüzünü,güneşi,yeşili,maviyi sev.
   Kuşları,böcekleri,tüm hayvanları koru.
   Oku anneciğim ,çok kitap oku.
   Müziği sev,her fırsatta güzel melodiler dolsun kulağına.
   Rakiplerin olsun her alanda,hırslı ol ama aşırıya kaçma.
   Dertin varsa ağla...
   Gözyaşlarını kimseden saklama...
   Ben seni bu dünyaya getirebilmek için çok mücadele verdim anneciğim
   Sende başladığın işi yarım bırakma.
   Yolun hep açık olsun...
                                           

                                     seni çoooooooooooooook seviyorum meleğim




28 Haziran 2012 Perşembe

06.12.2007 tarihli yazım...bebeğime özlemim:(

                           KÜÇÜK MELEĞİM,KIYMETLİM,MİS KOKULUM;
        Beni umutsuzluğa düşürme ne olur.gözlerimin yaşı kurumadan ,hayallerim tükenmeden ,içimdeki ateş sönmeden,ruhum bedenimi terk etmeden gel...
         Bazen seni hayal ediyorum,küçük ayaklarınla bu evde dolaştığını,masum dudaklarından anne kelime-sinin döküldüğünü ,gülen gözlerle bana  baktığını,oyuncaklarınla oynadığını .sana şefkatle sarıldığı mı masallar anlattığımı ,hastalanma diye üstüne titrediğimi ,uyurken seni seyrettiğimi söylesene bunlar hayalmi? hiç gelmeyecekmisin yoksa:(
         Rüyalarımda gördüğüm,kucağıma alıp sevdiğim,öpmeye doyamadığım sen değilmisin? sadece hayalemisin? hiç gelmeyecekmisin? nerelerdeysen gel artık.gelde inandır,gelde sevindir...
          Oyuncaklar aldık sen geleceksin diye.Bazen hayallerime onlarıda katıyorum.Çıkarıyorum kutusundan çıngırağını ,gül yüzlü meleğimin yastığını,gelecek diyorum.şimdi biryerlerde beni izliyor,gelmek için sabırsızlanı-yordur diyorum...
           Ama sen gelmiyorsun.beni hep karanlığa mahkum ediyorsun.artık gelsede şu battaniyesine sarsam ,mamasını yedirirken şu önlüğü taksam,banyosunu yaptırınca güzel havlulara sarsam,aldığım şu tulumu birde üstünde görsem,uyurken ninniler söylesem ,sarılsam,öpsem,cennet kokunu içime çeksem.çokmu şey istiyorum bebeğim:(
           Dışarı çıkıyorum.parklarda çocuklar oynuyorlar.onları  seyrederken  yine seni hayal ediyorum .benim
kıymetlim kime benzerdi acaba diyorum...teyzesi gibi kocaman gözlü,upuzun kirpikli ,annesi gibi küçük bu-runlu,babası gibi dümdüzmü saçları diyorum...
           Veee hayallerinle birgün daha geçiyor.ve sen yine gelmiyorsun...kendini biraz daha özletiyorsun..
            Babanda çok istiyor gelmeni...belli etmiyor ama oda hep seni bekliyor.biliyormusun bebeğim ;hep ben seninle ilgili hayallerimi babana anlatıyordum,o hiç yorum yapmazdı.şimdi babanda seninle ilgili hayallerini anlatıyor,oda seni doğmadan,görmeden,hissetmeden çok seviyor.
            Gelmediğin her gün o da benim gibi çok üzülüyor  ...kıyamıyorum o'na:(
             Bir yerlerde beni duyuyorsun geleceksin biliyorum.biz hazırız gelişine,daha fazla bekletme,özletme.. nerelerdeysen gel.yüzümüzü güldür,acımızı dindir.
              Gel artık gül yüzlü bebeğim.kandırmasın beni rüyalar.bilki beklerim seni sonsuza kadar.....

 ( 06.12.2007 TARİHİNDE CEYLİN DOĞMADAN YAZILMIŞTIR) ŞİMDİ HAYALLERİM GERÇEK OLDU:)HAYALLERİMİ  GERÇEKLEŞTİREN RABBİME BİNLERCE ŞÜKÜR....

8 Haziran 2012 Cuma

“ BENİM BEDENİM BENİM KARARIM”

   Bana göre kürtaj hiçbir zaman hak olamaz. Bir çoğunuz bunun çok sert bir giriş olduğunu düşünebilirsiniz. Öncelikle konumuz bir canlıya kıymak, öldürmek yada küçük çapta düşünülmesine rağmen aslında bir cinayete ortak olmaktır.
    Elinize verilen silahı karşınızda ki birine doğruldup tetiği çektikten sonra bunun yaşanmamış gibi davranmaktan öteye gidilmez.
Kadınların kürtaj olurken bir çok sebebi vardır aslında;

Çevresel faktörler;

*Eş,
*Aile,
*Maddi durum,

Ruhsal faktörler;

*Ruh durumunda ki çöküntüler,
*Eş ilgisizliği,
*Plansız hamileliklerin getirdiği kararsızlık,
*Kız çocuk karşıtı toplum.

Gerçek etkenler;
*Bebeğin anne karnında yaşamını yitirmesi,
*Annenin bulaşıcı bir hastalık taşıması,
*Anne karnında ki bebeğin belirlenen hastalığının anneye zarar verici boyutta olması.

Çocuğunuz çok sağlıklı bir şekilde dünyaya geldi. Yıllar geçti ve çocuğunuz belli bir yaşa geldiğinde geçirdiği bir kaza yüzünden çocuğunuz sakat kaldı. Çocuğunuzu; “Aldırmamızı ister misiniz ?”
Aileniz, eşiniz, maddi durumuz müsait ve bir çocuğunuz olmasını istiyorsunuz. Bir çocuğunuz oldu. Bir süre sonra aileniz ve eşinizi kaybettiniz maddi durumunuzda kötüye gidiyor. Çocuğunuzu; “Aldırmamızı ister misiniz?”


Benim Bedenim Benim Kararım……

Evet sizin size ait olan bir bedeniniz var. Hak ve özgürlüklere sahipsiniz. Kalbiniz atmaya devam ediyor. Mutlu olabiliyor, üzülebiliyorsunuz. Değişik ruh hallerinde dolaşabiliyorsunuz. Bedeninizde istemediğiniz bir parça varsa onu aldırma hakkına da sahipsiniz.
Fakat o bir bebek;
Şöyle ki o bebeğinde hakları var çünkü onunda kalbi atıyor, oda değişik ruh hallerine bürünebiliyor. Hiç anne karnında gülen bir bebeğin ultrason görüntüsünü gördünüz mü? Görmelisiniz bence ve emin olun doğduğunda o bebek daha bir güzel gülüyor. Çok küçük olabilir ama parmakları yeni oluşmasına rağmen ellerini hareket edebiliyor, kulakları, burnu ve ağız çizgisi belirgin. Ve cinsiyeti bile belli. Kabul edilse de edilmese de artık o bir birey.
Ve emin olun konuşabilseydi, yapabilseydi eğer oda derdi, demek isterdi;

“ BENİM BEDENİM BENİM KARARIM”

23 Mayıs 2012 Çarşamba

Sen gelince...


Sen gelince ben en çok sevmeyi öğrendim… Doyasıya, içine sokarcasına, her şeyden vazgeçercesine sevmeyi… 

Seni ilk kez göğsüme koyduklarında sıcaklık ne demekmiş onu öğrendim.. Senin sıcaklığını, Aylar sonra düşündüğümde hala sağ kolumda hissettiğim aynı yakıcılıktaki sıcaklığını… 

Uykusuzluk ne demekmiş öğrendim. İlk doğduğunda her yarım saatte bir uyanıp nefesini dinlemeyi… Seni mışıl mışıl uyurken seyretmenin dünyadaki en tatlı uykuya bile bedel olduğunu…Uykusuzluktan keyif almayı… 

Emzirmenin hayatta yapılabilecek en keyifli iş olduğunu, ilk günler yaşanan acıya rağmen seni doyurabilmek adına acı çekmeyi ve sen emerken rahatsız olma diye acıdan dudaklarımı ısırmayı ama yine de seni zevkle izleyebilmeyi öğrendim. 

Sahip olmayı… Dünyadaki her şeye sahipmişçesine gururla bakmayı, bir mucize meydana getirmenin ve ona sahip olmanın muhteşemliğini... 

Kendinden başkasının sorumluluğunu almayı ve bunun nasıl da heyecan verici ve korkutucu olabileceğini… Hayatta ilk defa “Başarabilecek miyim? “ sorusunu sormayı… 

Gülmeyi öğrendim sonra, gerçek bir kahkaha atmayı… Seninle gülmeyi… Anlamsız şarkılar söylemeyi, beraber dans etmeyi… Bir gülüşün için sahip olduğum her şeyi feda edebilirim demeyi… 


Yaramazlık yaptığında sabretmeyi öğrendim.bu çok zor olsada.... Arka odaya geçip, sinirim geçince yanına gelerek sana gülümseyebilmeyi… 

Uyuman için gözünün içene bakıp, fazla uyuduğunda ise kokunu özledim… Özlemeyi öğrendim… Sen yerde oyuncaklarınla oynarken bile, kucağımda olmanı özlemeyi… 

Mutluluğu öğrendim.. Delicesine mutlu olmayı… Her akşam kafamı yastığa koyup şükretmeyi… 

Huzuru öğrendim… Sen yatağında uyurken, odamıza  yayılan bebek kokusundaki huzuru… 

Eşimi yalnızca aşık olduğum adam olarak değil, senin baban olarak sevmeyi öğrendim.. Beni anne yaptığı için daha çok daha çok sevmeyi öğrendim… Acele etmeyi öğrendim… Yemek yaparken, duş alırken,  tuvaletteyken… Hayatı acele yaşamayı ve geri kalan tüm zamanımı sana verebilmeyi öğrendim… 

Gözyaşının içimi nasıl da acıtabildiğini… Ağlamaman için her türlü şaklabanlığı yapabileceğimi öğrendim… 

Kıskanmayı öğrendim… Herkesten ve her şeyden kıskanmayı… Seni kimseyle paylaşamayacağımı… Babanın kucağındayken bile bana doğru yöneldiğinde yüzümde oluşan mutluluğu ve gururu sırf baban üzülmesin diye gizleyebilmeyi öğrendim… 

Annemi anlamayı… Ona kızmamayı ve teşekkür edebilmeyi öğrendim… 

Zamanın acımasızlığını öğrendim.. Şimdilerde tek bir bacağının bile içine sığmayacağı küçücük tulumlarının bir gün bana destan yazdırabilecek kadar anlamlı olduğunu… Zamanın geçtiğini… Senin büyüdüğünü ve geçen hiçbir anın geri gelmeyeceğini… 
  Hayatın sen olduğunu yaşamanın senle tamamlandığını  senden önce aldığım nefesin yarım olduğunu sen gelince öğrendim …





25 Mart 2012 Pazar

YARALI CEYLİN'İM

        Çocuklar düşe kalka büyürmüş.keşke hiç düşmeden ,yara almadan, canları acımadan büyüseler.ama malesef onlarda bu enerji,koşuşturma ve hareket varken düşmeden büyümeleri imkansız gibi..Bugün  Ceylin'de  arkadaşlarla gittiğimiz piknikde ufak bir kaza geçirdi. arkadaşı ali şahinle hiç durmadan koşturan ceylişim onca uyarmama ,yanında siper olmama rağmen yüzüstü düştü .hemen kucağıma alıp sakinleştirmeye çalıştım,yüzünü yıkadık, yüzünün ve burnunun yaralandığını ,kanadığını fark edince elim ayağım koyuverdi.ne kadar soğukkanlı davranmaya çalışsamda içimin sızladığını,gözyaşımın burnumun ucuna kadar geldiğini hissettim....annelik ne zor şeymiş sacının deline zarar gelicek diye aklın gidiyor.
         Eve geldiğimizde ise aynada kendini gördü ve ''anneeee ben yaralı ceylin olmuşum'' dedi.yaralı pepe varya:))

iki adet yaramazlıkda ve hareketlilikde rekor kırmış yavru görüyorsunuz:)
 




kuzumm:(((









yaralı pepeme ve bana geçmiş olsun:)
allah beterinden korusun ceylin'imi ve tüm dünya güzeli yavrularımızı...